2 Ocak 2021 Cumartesi

2020’de Sürdürülebilirlik Evreninde Neler Oldu?

2020’de Sürdürülebilirlik Evreninde Neler Oldu? sorusuna hemen size kısa, kestirme bir cevap, 2020’de Sürdürülebilirlik evreninde çok şey oldu. Bu yazıyı küresel planda, özellikle sürdürülebilir finans ayağında gözlenen gelişmeleri aktarmak için yazıyorum. Gelişmelerin ayrıntısına geçmeden önce temeldeki değişimi irdelemek te yerinde olabilir.
 
Sürdürülebilirlik anlayışı, kalkınma ve hayat kalitesinin iyileştirilmesinde “çevre”, “toplum” ve “ekonomi” yaklaşımlarının dengeli bir şekilde yönetilmesine dayanan bir gelecek inşasını hedefliyor. Dünya nüfusunun önümüzdeki 20 yıl içinde 2 milyar daha artacağı ve bu büyümenin pek çok bakımdan zaten yetersiz olan kaynak ve sistemler üzerinde baskı oluşturduğu belirtiliyor (1). Topluma ve çevreye zarar verici sonuçları olabilen ekonomik kalkınmanın kaçınılmaz ve kabul edilebilir olduğuna dair yakın zamana kadar geçerli olan anlayışa karşılık sürdürülebilirlik paradigması temel bir değişim önermekte, ekonomik kalkınma pahasına insanın esenliğine ve gezegene verilebilecek ağır zarar ve ciddi tehditleri reddetmektedir.



Sürdürülebilirlik konusu, 2020 yılı boyunca dünyanın en acil gündem maddelerinden biri olarak tartışıldı ve sorunla mücadele amacıyla devletler, uluslararası kuruluşlar ardı ardına çeşitli taahhütlere girdiklerini açıkladı. Peki bu aşamaya nasıl gelindi? Zira İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana gelişmiş ve gelişen ülkelerde salgın haline gelen gelir, fırsat eşitsizliği toplumsal hastalığı (2)  ve iklim değişikliğinin etkileri 2020’den önce de yoğun olarak yaşanıyordu. Bu noktada fark yaratan gelişme olarak, 2020 yılı ile özdeşleşen, büyük felaket Covid-19 küresel salgınının, başta toplumsal adaletsizlikler olmak üzere, varolan tüm risklerin daha derin algılanmasını sağladığı, sürdürülebilirlik sorununun aciliyetine  bakışı  etkileyerek, yeni inisiyatiflere ivme kazandırdığı ileri sürülüyor. Buna bağlı olarak devletler, uluslararası kuruluşlar, çevre ve topluma etkisi yüksek şirketler sürdürülebilirlik sorunlarıyla başedebilmek için birtakım dikkat çeken, dönüştürücü politika adımları attı. Aşağıda bu adımlara geçmeden son olarak doğasever (3, 4)  ve çevre konusunda aktif vatandaş (5, 6) olarak yediğimiz yemek, içtiğimiz su, soluduğumuz hava demek olan çevre başlığının anlamını tekrar hatırlamak istiyorum. 

Sürdürülebilirlik konusunda ağırlıklı alan çevre olarak görülse de, çevre sorunlarının yıllarca gözardı edildiği de iddia edilebilir. Biliyoruz ki, bilim insanları epeydir uyarıyor, “gezegenimizin tarihinde kırmızı ışığın yandığı ve durup düşünme noktasında olduğumuz zamanlardan geçiliyor”. Artan doğa kaynaklı felaketler (7), ormanların, türlerin azalması/kaybolması, okyanus asitlenmesi, toprak bozulması ile yaşanan çevresel bozulmanın “varoluşsal bir tehdit” oluşturduğu politika yapıcılar, akademi, uluslararası kuruluşlar nezdinde kabul görüyor. Bugün ülkemizin yaşadığı kuraklık tehditi bir yandan da sıkça yaşanan sel felaketleri ile iklim değişikliği ve sonuçları artık hayatımızın bir parçası.(8)    

Covid-19 pandemisinin doğrudan iklim değişikliği kaynaklı olduğuna dair kanıt olmasa da, iklim değişikliği kaynaklı yeni durumların (ormanların azalması, artan ısı nedeniyle hayvanların habitatlarını değiştirmesi) diğer türler ve dünya ile kurduğumuz ilişki değişikliklerinin enfeksiyon riskini artırdığı, iklim krizinin yeni salgınları tetikleyebileceği ifade ediliyor.(9

2020 Yılı Sürdürülebilirlik Haberleri 

• Avrupa Birliği (AB) Yeşil Mutabakatı (EU Green Deal)

Etkisi 10 yıllar sürmesi beklenen bir girişim olduğu için 2019 AB Yeşil Mutabakatı ile başlayalım. Yeşil Mutabakat, AB’nin “sürdürülebilir ekonomi”ye geçiş için açıkladığı “yeni büyüme stratejisi”ni temsil ediyor ve 2050 yılında sıfır karbon salınımı hedefiyle ilk karbon nötr kıta olmayı, ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrışmasını ve toplumsal kapsayıcılık stratejileri ile ekonomik iyileşme ve istihdamın artırılmasını amaçlıyor.

• AB Taksonomi Tüzüğü 

AB Yeşil Mutabakatı’nın gerektirdiği iklim ve enerji alanındaki sürdürülebilir projelere finansmanın yönlendirilmesi için sürdürülebilir ekonomik faaliyet, projeden ne anlaşılması gerektiği konusunda ortak dil, teknik kriterleri belirleyen AB Taksonomi Tüzüğü 12 Temmuz 2020’de yürürlüğe girdi. 

Esasında, finans sektörü, enerji, tarım, ulaşım gibi yeşil dönüşüm politika alanları arasında değil ancak diğer tüm sektörlerde yapılması gereken yatırımların fonlanabilmesi için sürdürülebilir finans/yeşil finans etiketiyle kilit unsur niteliğinde.

Yatırım ve projelerin hangilerinin "Yeşil" (çevreyle uyumlu ve iklim değişikliği amacına hizmet eden) olduğunu tanımlayacak ortak değerlendirme ölçütü bulunmaması, yeşil ve sürdürülebilir yatırım kararı alacak ve başta yeşil tahviller olmak üzere, yeşil finansman sağlayacak şirketlerin yatırım kararlarını olumsuz etkilemekte ve yatırımcılar nezdinde de belirsizliğe neden olabilmektedir. Bu nedenle Tüzük yeşil dönüşümün yatırım-finansman süreçlerine hizmet eden önemli bir adım niteliğinde.

"Yeşil Taksonomi"nin oluşturulması sadece yatırımlar ve finansman imkanlarının geliştirilmesiyle sınırlı kalmayabilecek olup, bu değerlendirme ölçütü esas alınarak, halihazırda hazırlık aşamasında olan ve 2021’de açıklanması beklenen "Sınırda Karbon Ayarlama Mekanizması"nda sınırda karbon vergisi (10)  için de kullanılabilecektir. AB’nin ülkemizin en önemli ticaret partneri olduğu dikkate alındığında konu bizim şirketler kesimi için de önem taşıyor. 

 • AB Yeşil Tahvil Standardı

Yeşil projelerin finansmanında yaygın olarak kullanılan sürdürülebilir finans enstrümanı yeşil tahvil piyasasının gelişmesine hizmet edecek AB yeşil tahvil standardı hukuki çerçeve çalışmaları Ekim 2020’de tamamlanıp kamuoyuna sunuldu. AB 2018 Sürdürülebilir Finans Eylem Planı’nda geçen AB yeşil tahvil standardı ile mevzuat niteliğinde olmayan, gönüllü, karşılaştırılabilirliği, güveni artıran, piyasa katılımcılarının ihraç ve yatırım yapmalarını teşvik eden bir Yeşil Tahvil Standardı hedefleniyor. 

AB 750 milyar Euro değerindeki Covid-19 kurtarma paketinin %30’una karşılık gelecek 225 milyar Euro değerinde yeşil tahvil ihraç edeceğini Eylül 2020’de açıkladı. AB’nin bu ihracının yeşil borçlanma piyasasını destekleyeceği ve diğer ülkelerin AB örneğini takip etmeleri konusunda bir baskı yaratabileceği düşünülüyor. 

 • Ülkelerin Sıfır Karbon Salınım Hedefleri

Dünyanın en büyük ekonomisi olan ve en yüksek karbon salınımını gerçekleştiren Çin 2060, Japonya ve Güney Kore ise 2050 itibariyle sıfır karbon (karbon nötr) ekonomisine geçmeyi hedeflediğini açıkladı. Böylece en büyük 10 ekonomiden 8’inin bu yönde hedefi olduğunu ya da karbon salınımlarını azaltmaya çalıştıklarını öğrendik. İklim ekonomistleri ve çevre uzmanları bu tür karbon taahhütlerinin yenilenebilir enerji gibi alanlarda büyük dönüşüm, yatırım gerektirdiğini ve aynı zamanda ekonomiyi canlandırmak için önemli enstrüman olduğunu belirtiyor. 

 • Şirketlerin Çevre ve Topluma Etkisini Ölçme ve İzlemeye Artan İlgi

Şirketlerin sadece karlılık rakamları, finansal tablo verilerine bakarak değil “finansal olmayan bilgi” olarak anılan, şirketin faaliyetleriyle çevre ve toplum üzerindeki etkisi ve hatta iklim kaynaklı risklerin şirkete etkisi verisini dikkate alan bireysel ve kurumsal yatırımcıların ABD, Avrupa ve Asya piyasalarında artışı yatırım iklimini değiştirdi denilebilir. Şirket bakımından yatırımcının güvenini kazanmak, yatırımcı açısından sorumlu yatırım yapmak değerleri güçlendi. Ancak teknik olarak hem şirketler hem de yatırımcılar için sürdürülebilirlik raporlamasını karmaşıklaştıran standart ve çerçeve bolluğunun basitleştirilmesi için ilgili uluslararası kuruluşlar finansal muhasebe ve sürdürülebilirlik raporlamasını entegre raporlama ile birleştiren işbirliği başlattı.(11)

Bu arada Yeni Zelanda ve Birleşik Krallık büyük şirketleri için iklim risklerini kamuya açıklamayı zorunlu hale getireceklerini açıkladı. 

  • SPK Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesi yayınlandı.

Uzun vadeye dayalı değer yaratma, risk yönetimi, sürdürülebilirlik performansının şeffaflığı sadece yatırımcılar değil düzenleyici kamu kurumları için de önem kazandı. Ülkemizde Sermaye Piyasası Kurulu, Borsa İstanbul, Sürdürülebilirlik Platformu işbirliği ile borsa şirketleri için Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesi yayınlandı. Borsa şirketlerinin bir dizi gönüllü kural çerçevesinde çevre ve topluma etkilerini yıllık olarak Faaliyet raporlarında kamuya açıklamaları, kurallara uymama durumunda gerekçesini açıklama yükümlülüğü geldi.

 • Yenilenebilir Enerji Şirketinin Piyasa Değeri Petrol Şirketini Geride Bıraktı

Ekim 2020’de dünyanın en büyük rüzgar ve güneş enerjisi sağlayıcısı şirketi NextEra Energy’nin piyasa değerinin petrol devi şirket Exxon Mobil Corp.’u geçtiği açıklandı.(12)    

Kaynaklar


(2) Rüzgara Karşı Yarım Yüzyıl Sosyal Kalkınma, Ayşe Kudat, Kalkınma Atölyesi s.2, s.223  



(7) 2017 yılları arasında doğa kaynaklı afetlere maruz kalan ülkeler, toplam 2 trilyon 908 milyar ABD Doları değerinde doğrudan ekonomik zarar rapor etmişlerdir. Bu maddi kaybın 2 trilyon 245 milyar ABD Dolarlık kısmını (toplam kayıpların %77’si) iklim kaynaklı afetler oluşturmuştur. Bir önceki yirmi yıllık periyotta ise (1978 – 1997) doğa kaynaklı afetler sonucu meydana gelen toplam ekonomik kayıp 1 trilyon 313 milyar ABD Doları olmuş, bunun %68’i (895 milyar ABD Doları) iklim kaynaklı afetler sonucunda meydana gelmiştir. Yirmi yıllık iki periyot arasında aşırı hava olaylarında kaynaklanan ekonomik kayıplarda %151’lik bir artış vardır. UNISDR&CRED.2018. Economic Losses, Poverty & Disasters 1998-2017

(8) Son yıllarda jeolojik ya da jeofiziksel afetlerin oluşum sayısında gerçekte önemli bir değişiklik olmamakla birlikte, küresel iklim değişikliğinin de etkisiyle, meteorolojik, klimatolojik ve hidrolojik afetlerin oluşum sayılarında ciddi artışlar olmuştur. Küresel iklim değişikliği nedeniyle, son yıllarda “katastrofik” olarak adlandırılan büyük ölçekli doğa kaynaklı afetlerden hidro-meteorolojik karakterli olanların sayısında 1980 yılından bu yana sürekli ve çok önemli artışlar görülmektedir. Kadıoğlu, Prof.Dr.M. (2012). Türkiye’de İklim Değişikliği Risk Yönetimi. Türkiye’nin İklim Değişikliği II. Ulusal Bildiriminin Hazırlanması Projesi Yayını, Ankara 


(10) Küresel karbon salınımının %22 sini temsil eden 61 inisiyatif ile karbon fiyatlamasına geçilmiş ya da geçiş için takvim verilmiştir ve 2019’da hükümetler 45 milyar ABD doları üzerinde gelir elde etmiştir. State and Trends of Carbon Pricing May, 2020 https://openknowledge.worldbank.org/bitstream/handle/10986/33809/9781464815867.pdf?sequence=4&isAllowed=y


0 yorum :

Yorum Gönder