27 Nisan 2017 Perşembe

HOBİNİZİ ya da TUTKUNUZU BİLİYOR MUSUNUZ ?



Geçenlerde bir psikolog’un blog’unda ilginç bir tespite rastladım. Soruyormuş danışanlarına 


“-Sizin için neşe, heyecan kaynağı olan şeyler nedir, yoğun bir iş gününün sonunda rahatlamak için ne yaparsınız” diye. 

Çoğu insan hemen ve üzgünce “hiçbirşey” diye yanıt veriyormuş. Bunun üzerine, birlikte o kişilerin tutkularını bulmak için çalışıyoruz diyor. Ve uzun uzun anlatıyor, bir hobi, tutku sahibi olmanın zihin sağlığı için ne kadar önemli olduğunu. Sadece zihin sağlığı, mutluluk için değil, iş yaşamında da potansiyelinizi tam olarak kullanıp, yaptığınız işte başarılı ve mutlu olmak için güçlü, zayıf yönlerinizi, yeteneklerinizi keşfetmek üzere destek alınabiliyor. 




İnsan kendini bilmez mi diye düşünülse de, anlaşılıyor ki, o kadar kolay değil. Kendini dinlemek, farklı deneyimlerle keşfetmek için zaman, sakin kafa lazım başta. Oysa onca sorumluluk arasında insanların, kendini tanıma, hobinin, tutkunun peşine düşmeye ya mecali kalmıyor ya da bencillik duygusuna bile kapılabiliyorsunuz. Gel gör ki, insan dediğin karmaşık bir yapı, ayakta kalmak, günü kurtarmakla bitmiyor. Öyle veya böyle hayatımıza bir anlam katmak ihtiyacını da duyuyoruz.  Aksi halde, yaşamın yükü omuzlara daha bir ağır çöküyor. Gün geliyor, tekdüzelikten şikayet ediyoruz ya da hayatın geçiciliğini, anlamsızlığını düşünüp, kendimizi amaçsız kalmış hissedebiliyoruz. Kimi zaman da, beklenmedik bir hastalık, bir yakının kaybı, ölüm, boşanma, işsiz kalma gibi deneyimlerle sarsıldığımızda, kim olduğumuzla, hayata karşı nasıl bir tutum takınacağımızla yüzleşmek gerekiyor. Bazen bir tutku, hobi edinerek, geliştirerek, bu yolların daha kolay geçilmesi mümkün olabilir diye düşünüyorum.  




Varoluşçu felsefesi ile tanınan filozof, yazar Jean Paul Sartre, 'İnsan, hayatının anlamsızlaşmaya başladığını düşündüğü zaman sadece tam olarak nasıl yaşaması gerektiğini öğrenmeye başlar." diyor. Yani sancılı günlerden geriye bir aydınlanma, olgunlaşma da gelebiliyormuş… iyi haber. 


Tutku konusunu, sanatçı ruhlu, sıra dışı yeteneklere sahip olan insanlara özgü bir mesele olarak görenler de olabilir. Nasıl bir bakış açısıyla yaşayacağı kişinin kendi bileceği bir iş. Ben filozofların, psikologların yalancısıyım… Deniyor ki, "...Yoğun yaşamlarımıza bir ara vererek, derinleşmek istediğimiz bir konudur tutku. Yapmaktan hoşlandığınız, sizi heyecanlandıran, stresinizi atmak için, sabırsızlıkla beklediğiniz şeydir. Tutku, stresi azaltır, rahatlama duygusu verir, hayattan aldığınız tatmin duygusunu artırır, bir konuda yetkinlik, yeterlilik duygusunu geliştirir zayıf, güçlü yanlarınızı görürsünüz, hayatınıza anlam katar. Bir konuda muhteşem iyi olmanız değil, kalbinize zihninize hitap etmesi, sizi iyi hissettirmesi önemli. Sporun, sanatın her dalı, yemek pişirmek, okumak, yazmak, gönüllülük, hayır işlerinin hepsi bir tutku olabilir."

Bir de, hobi, tutku sahibi olmak sadece hayattan tatmin düzeyi, özgüvenin ötesinde, gençlerin meslek seçimi dönemlerinde, yeni iş kurarken, iş değiştirirken de önemli. İlgi ve yeteneklerinizi bilmek durumu kolaylaştırıyor. Tutkuları ile bağlantılı yaşayan, çalışan insanların tüm enerjilerini ortaya koydukları için bir kilometre öteden fark edildiğini biliyoruz.

Araya Elon Musk, Bill Gates, Warren Buffet, Richard Branson gibi tüm Dünyanın tanıdığı başarılı iş insanları ve hobileri dosyasını girelim... Onedio'nun ellerine sağlık...

https://onedio.com/haber/dunyanin-en-basarili-is-insanlarinin-hic-tahmin-etmeyeceginiz-12-favori-hobisi-727215

ve

Hobilerini tutkuya dönüştüren Ankara Maket Topluluğu'nun Hikayesi

http://www.e-psikiyatri.com/hobileri-tutkuya-donustu-32580



Tutkusundan, yaşama anlam, heyecan katacak uğraşlarından emin olmayan, bu konuda çaba sarfetmek isteyenler için okuyup anladıklarımdan derlediğim birkaç soru size…

#Tutkusunu Bulurken Kişi Kendine Ne Sormalı



Hayatınızdaki en güzel anılarınız hangileriydi, neden o anların değerli olduğunu düşünüyorsunuz

Yeteneklerinizin farkında mısınız

Çocukken neleri yapmayı severdiniz

Merak ettiğiniz konular neler

Hayatta sizi ne heyecanlandırır

Yaparken zamanı unuttuğunuz işler ne

Üstüne para verecek kadar yapmayı sevdiğiniz iş nedir

Ne tür meraklar size anlamlı geliyor

İltifat aldığınız alanlar nedir

Başkasında neleri kıskanırsınız

İnsanlar hangi konularda size danışır

İnsanlar üzerinde nasıl bir etki bırakmak istiyorsunuz




“İsteyip te yapamadığımız uğraşlarımız, tüm varlığımız üzerine akan renkler gibidir.”

“Vocations which we wanted to pursue, but didn't, bleed, like colors, on the whole of our existence.”

Honoré de Balzac

7 Nisan 2017 Cuma

10 Yaşında AKTİVİST, DERDİ KİTAP OKUMAK, OKUTMAK


- "Anne, bugün öğretmenimiz "tutku"muzu bulup, tutkumuzla ilgili bir dünya sorununa fayda sağlayacak faaliyet yapıp, anlatmamız gerektiğini söyledi. Yapamazsak ilkokulu bitiremeyecekmişiz." 

sözlerini 4 yıl önce, 4. sınıfta olan kızım Bahar'dan işittiğimde, tahmin edeceğiniz gibi epey şaşırmıştım... Ana sınıfından beri veli katkılı yapılan harika projelere, ödevlere alışsak ta, 10 yaşında bir çocuktan "tutku"suyla bir probleme çare olacak eylem yapmasının beklenmesi karşısında hem heyecanladım hem de telaşlandım. Nedir ki kızımın tutkusu, hangi dünya sorununa karşı nasıl bir faaliyet yaparız, soruları aklımdan geçerken,

-"Peki sen tutkunu biliyor musun? sorusu çıkıverdi ağzımdan,

-"Düşünüyorum" dedi, 

-"Bulunca bana söyle" dedim. 

Birkaç gün sonra, tutkusunun "kitap okumak" olduğunu söyledi.

O yıllarda sıkı bir "kitap kurdu" durumumuz vardı. Sevdiği kitapları zaman mekan tanımadan yutarcasına okurdu. Şimdilerde TEOG sınavı, dershane koşturmacası, teknolojinin, sosyal medyanın etkisiyle dikkatler dağıldı... Yine de kızımın içindeki "hikaye sevgisi"ni tanıyorum, ona güveniyorum. Her neyse, kitap okumak ile ilgili bir dünya meselesi bulmak, bir eylem yapmak gerekiyordu malum, biz de başladık onun için kafa yormaya...

Şairin "ah kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya" duygusu misali, her şeyin müthiş bir hızla tüketildiği, dikkat süresinin kısaldığı, başarının 5 şıktan doğru olanı bulmaya indirgendiği hayatımızda, kitap okumanın yeri ne kadardı.... Artık onsuz yapamadığımız, en sevdiğimiz akıllı telefonlarımıza, i-padlere, bilgisayar oyunlarına karşı kitabı koymak istedik. Yel değirmenlerine karşı Don Kişot mu dediniz, haklısınız...belki de değil...

Teknolojinin donattığı rengarenk, yanıp sönen dijital dünyaya alışan çocukların kitap okuma sevgisinin, okur yazarlık seviyesinin yükseltilmesini bir dünya meselesi olarak gördük. Bu duruma dikkat çekelim istedik. Ne tür bir etkinlik yapılabileceğini araştırırken, bazı ülkelerde rastladığımız "sesli okuma günleri" fikri hoşumuza gitti. Okuma kültürü konusunda farkındalığı artırmak için bir anaokulu, bir de ilkokulda çocuklar arası sesli okuma etkinlikleri düzenlemeye karar verdik.

Almanya
https://www.land-der-ideen.de/en/projects-germany/ideas-education-republic/award-recipients/german-wide-reading-aloud-day

Dünya Sesli Okuma Günü
http://www.litworld.org/wrad/

Bu arada Okulumuz da, "PYP exhibition" adı verilen bu ilkokulu bitirme projesi için velileri "yapmaları" ve "yapmamaları" gereken şeyler konusunda bilgilendirdi. Birlikte okuma faaliyetine sınıflarını açacak okul bulma, müdürlere, öğetmenlere derdimizi anlatma, organizasyon kısmında iş anne babaya düştü tabii. Çabamıza değdi ama. 

Ziyaret etiğimiz ilkokulda, çocuklarla paragraf paragraf birlikte okuduğumuz öykülerin sonunu tahmin etmeye çalıştık. Sonra herkes okuduğu-dinlediği öykünün kahramanını hayallerince resimledi. Kütüphanemizden okuduğumuz kitapları çocuklarla paylaştık, değiştik.




Anaokulunda ise, Bahar ile küçükken tekrar tekrar okuduğumuz, sevdiğimiz masalları, çocuk şiirlerini, fil bilmecelerini Bahar küçüklere okudu. Dinledikleri karşısında çocukların yorumlarına, sohbetlerinine tanık olmak, büyükler için bile farklı bir tecrübe oldu.








Bugün düşünüyorum da, ilkokul bitirme ödevimiz, çocukların hem kendilerine, hem de hayatta olup bitenlere karşı farkındalıklarını arttıran bir çocuk güçlendirme çalışmasıymış. Süreç içinde, çocuklar, işbirliği yapma, harekete geçme, problem çözme, çeşitli yollardan kendini ifade etme becerilerini kullanmaya çalıştılar. Farkettikleri şeyleri, farkettirme ve bir fark yaratma denemesi yaptılar bir bakıma...




"Kitaplara meraklı insanlar, bir sonraki sayfada ne olacağını merak ederler.  Meraklı olurlar.  Merak kötü bir şey değildir. Ama başkalarının kişisel hayatı hakkında çok meraklı olmamalıyız."

 sunum'dan alıntılar... merak olmazsa olmaz :-)


Düşük performans gösterdiğimiz için çok gündeme gelen OECD PISA sınavının okuma becerileri sorularını gördünüz mü bilmiyorum... okuma, anlama, bilgiyi metinden çekme, yorumlama istiyor hiç kolay değil. Üniversite, TEOG sınavı gibi merkezi sınavlarda derece yapan gençlerden duyarız.  Ağız birliği yapmışçasına, "kitap okumayı seviyorum, okumak ta lazım" diyorlar ya, bu sözleri adet yerini bulsun, şıklık olsun diye değil, samimi söylediklerini düşünüyorum.  Çeşitli, geniş okumalar, yazmalar belli ki, bu değerli gençlerimizin yalnız ufuklarını değil zihinlerini de açmış, darısı hepimize olsun...



"İnsan yalnız tutkuyla hareket ettiğinde muhteşemdir."

"Man is only great when he acts from passion."

Benjamin Disraeli