14 Eylül 2018 Cuma

HEM AKILLI HEM DUYARLI BİR GİRİŞİMCİLİK ÖYKÜSÜ... EVREKA RÖPORTAJI



SORU: Resimdeki çöp konteynerinin başındaki kişi ne yapmaya çalışıyor ?

CEVAP: Konteynerin içine yerleştirilen bir sensör*/algılayıcı, konteynerin doluluk seviyesini ölçecek, buradan alınan veri, şehrin diğer bölgelerindeki çöp konteynerlerindeki sensörlerden toplanan doluluk verileriyle birlikte, o gün için "akıllı atık toplama rotası" oluşturmada kullanılacak. Ardından, belediye görevlileri, atık toplama araçlarında direksiyon başına geçtiklerinde, önce navigasyon cihazına gözatıp, algoritma yani teknolojik reçete yardımıyla oluşturulan akıllı, verimli rotayı takip ederek, yalnızca toplanması gerekli konteynerlerde duracak, zaman ve enerji tasarrufu sağlayacak... 

Kulağa fütüristik bir senaryo, dilek gibi gelen bu tasarım, ülkemizde ve dünyada kullanılıyor. Üstelik bu teknolojiyi üretip, dünyanın başka şehirlerinde de hayata geçiren, yurtdışına ihraç etmeyi başaran da, yine ODTÜ Teknokent'ten bir teknoloji şirketi, Evreka...

Memleket olarak karnemizin zayıf olduğu atık ya da günlük dildeki çöp konusunda, "yenilikçilik", "teknoloji" kanadıyla iç açan, umut veren Evraka'nın hikayesini öğrenmek için kurucularından Mert Barutçu ile yaptığım tele, uzaktan söyleşiyi sizlerle paylaşıyorum.

Akıllı atık toplama sistemlerinde uzmanlaşmış, "akıllı şehirler yaratan" Evreka ile yolumun kesişmesinin bir değil, iki sebebi var. Söyleşi öncesi, onu da not düşmek isterim. Birincisi, 2018 yılının başından beri ailemde, işyerinde, sonra da sosyal medyada yaygınlaştırmaya çalıştığım, yürüyüş, koşu, spor esnasında çevredeki çöpleri toplama yani temiz çevre, sağlıklı toplum amaçlı ÇöpFit** hareketi.  ÇöpFit yaklaşımını geliştirmeye çalışırken, sürdürülebilirlik, geridönüşüm, plastik gibi konularda duyarlılığınız, algınız artıyor.  İkincisi, yaşadığımız zamanlarda teknolojijnin hayatın her alanını dönüştürücü etkisini anlamaya, yazmaya çalışırken, görüp öğrendiklerimden etkilenmem. Aslında, teknolojik bozulma, kesilme diye anılan bu olgu ile iklim değişikliğinin etkileri, sürdürülebilirlik konuları gelişmiş ya da gelişmekte olan tüm toplumların ortak meselesi.  Küresel konular.  Kayıtsız kalmak, bihaber olmak mümkün değil.  Hal böyleyken, teknolojinin, büyüyen şehirlere, problemlere nasıl çareler üretebileceği konusunda geçtiğimiz aylarda izlediğim The Economist dergisinin "Teknoloji ile Şehirleri Dönüştürmek - Transforming cities with technology"Filmi***, bu ilişkiyi kavramak bakımından epey faydalı hem de iz bırakıcı oldu.  Film'deki örnekleri çağrıştıran, şehirdeki çöp sorununa yenilikçi, çözüm örneğinin, Ankara'da da geliştirildiğinden haberdar olmak, benim için de bir -Evreka anı oldu, o nedenle bu söyleşiyi yapmak istedim.   


SSK: Atık (çöp) üzerine çalışma fikri nasıl gelişti?

MB. Fikir bir takıntıdan doğdu diyebiliriz. 2014 sonbaharında CEO’muz Umutcan Duman’ın ODTÜ’de atık toplama kamyonlarını izlerken, sürecin ne kadar verimsiz olduğunu fark etmesi üzerine, ODTÜ’den dört mühendis arkadaş, bu sorun üzerine düşünmeye başladık ve buna nasıl bir çözüm üretebileceğimizi düşünürken, sorunun kaynağına inmeye karar verdik.

Mehmet, Berkay, Umutcan ve ben, zaten ODTÜ’den tanışan dört mühendis arkadaştık. Bir anda kendimizi geceleri atık toplama kamyonlarını takip ederken bulduk. Daha sonra Ankara merkez ilçe belediyeleri ve atık toplama şirketleri ile görüştük ve bu analiz sürecinde sorunun sandığımızdan daha büyük ve önemli olduğunu fark ettik.

SSK. Akıllı atık toplama sisteminizin nasıl çalıştığını anlatabilir misiniz. Bir de ne kadar yaygınlaştı, nerelerde uygulanıyor?

MB. Geliştirdiğimiz sensörler ile konteynerlerin doluluk seviyelerini ölçüyor ve şehrin dört bir yanındaki konteynerlerden topladığımız bilgilerle de günlük akıllı toplama rotaları oluşturuyoruz. Bu rotaları, atık toplama araçlarının sürücülerinin kolayca kullanabileceği navigasyon cihazlarına aktarıyor ve bu sayede de sürücülerin, bu verimli rotaları takip etmesini ve yalnızca toplanması gerekli konteynerlerde durmasını sağlıyoruz. Oluşturduğumuz verimli rotalar, zaman ve enerji tasarrufu sağlarken, CO2 emisyonunu düşürmekte ve atık toplama maliyetlerini de %55'e kadar azaltıyor.

Şu anda, Türkiye’de akıllı atık toplama sistemlerinde sektör lideriyiz. Tuzla, Başakşehir, Selçuklu ve Nevşehir Belediyelerinin de aralarında bulunduğu birçok belediyenin atık yönetim süreçlerini daha iyi ve daha az maliyetle yönetmelerine yardımcı oluyoruz. Hali hazırda pazarlarında bulunduğumuz Hindistan, Dubai, Rusya, İsviçre, Almanya, Fransa ve bir ay içerisinde hizmet vermeye başlayacağımız Abu Dhabi, İsrail ve ABD’de de varlığımızı güçlendirmek ve bu ülkelerin arasına Portekiz’i de eklemek istiyoruz.

SSK. Belediyelerin yeni iş yapma usullerine, teknolojiye uyum becerisini nasıl buluyorsunuz?

MB. Bahsettiğim gibi, şimdiye kadar birçok vizyoner belediye ile çalıştık. Birçoğu da teknolojiye umduğumuzdan çok daha sıcak bakıyordu. Biz de, önce sağladığımız eğitimlerle, 7/24 ulaşabildikleri destek hattımızla ve teknik servisimizle, müşterilerimizin bu entegrasyon sürecini sorunsuzca geçirebilmelerini sağlıyoruz. Aslında bu sayede, daha önce teknolojiyle pek de içli dışlı olmamış birçok belediye, kolaylıkla sistemlerimizi benimsedi ve kullanmaya başladı. Şimdilerde ise, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu Sıfır Atık Projesi ile, tüm belediyeler çok daha hızlı aksiyon alıyorlar.

SSK. Hızlı kentleşme, şehirlerin kapasitesinin çok üzerinde yaşam alanlarına dönüşmesi ile yalnız ülkemizde değil dünyada da çöp, plastik, katı atıkların geri kazanılması büyük bir sorun haline dönüştü. Sıfır atık, daha baştan sorumlu tüketim, paylaşma ekonomisi gibi yaklaşımlara tanık oluyoruz. Nesnelerin interneti teknolojisi ile geliştirdiğiniz akıllı atık toplama sisteminin yanısıra atık yönetimi alanında halihazırda ya da gelecekte teknolojinin bu alana katkıları hakkında neler söyleyebilirsiniz.

MB. Sizin de söylediğiniz gibi, çok tüketirken az üretiyor ve içinde bulunduğumuz doğada bıraktığımız etkileri çok az düşünüyoruz. Ürettiğimiz atıkların toplanması bile doğada daha fazla atık üretilmesine sebep oluyor. Teknoloji, bu noktada ekolojik tahribatımızı minimuma indirmek ve sürdürülebilirliği sağlamak için çözümlere zorunlu olarak dahil edilmesi gereken bir araç. Vatandaşa erişebilmek, onların talep ve geri bildirimlerini anında alabilmek artık teknoloji yoluyla çok daha mümkün. Bu sayede de, sorunlara daha hızlı yanıt verilebiliyor ve verimlilik artırılabiliyor.

SKK. Birlikte çalıştığınız belediyeler, atık toplama sistemlerinden gelebilecek ne türlü talep ve geri bildirimler sistemi daha iyi hale getirebilir ?

MB. Aslında sistemimiz tamamen kullanıcı deneyimi odaklı. Dolayısıyla, müşterilerimizin sistemden beklentileri ve önerileri, onlar için en doğru hizmeti sağlamamız yolunda en önemli faktörler. Örneğin, her belediyenin ekipmanları, atık toplamaya ayırabildiği kaynaklar, sistemimizi kullanma şekilleri değişiyor. Dolayısıyla, ancak onlardan sık sık geri bildirim alarak onlar için kusursuz bir hizmet sağlayabiliyoruz. Bu sebeple de, 7/24 ulaşılabilir olmaya ve onlarla sık sık iletişim kurmaya çok önem veriyoruz.

SSK. Geçen yıl start-up, sosyal girişimcilik ödülleri aldınız. Ülkemizdeki girişimcilik ortamı, kültürü hakkında ne söylemek istersiniz? En çok hangi alanlarda sıkıntı yaşanıyor ya da fırsatların olduğunu düşünüyorsunuz.

MB. Türkiye ekonomik olarak çok büyük bir ülke. Girişimcilik ekosistemi de bu oranda bir hayli büyük. Bu durum beraberinde avantaj ve dezavantajlar getiriyor. Büyük bir ekonominin ve kültürel zenginliğin olması elbette beraberinde büyük ticari fırsatlar getiriyor. Fakat bir yandan da çok yerel odaklı düşünmeye sevk ediyor girişimleri. Yurtdışında özellikle de Avrupa’da genellikle nüfuslar, ülke ekonomileri ve kültürler, daha ilk günden global fikirler doğurma çabasına itiyor bireyleri. Ülkemizdeki genç yeteneklerin de bu bilinçle çalışması, hedeflerini her zaman en yükseğe koymaları gerektiğini düşünüyorum.

SSK. Yenilikçi fikirlere dayalı bir sektördesiniz, birlikte çalışacağınız insanları seçerken, neye dikkat ediyorsunuz?

MB. Araştırmacı bir kişiliğe sahip olmaları aradığımız en önemli özelliklerden biri. Sektördeki son gelişmeleri, yenilikleri ve trendleri takip ediyor olmalılar. Öğrenmeyi seviyor, kendini ve ekibimizi geliştirebiliyor olmalılar. Tabii, yarattığımız bir şirket kültürü var; birlikte çalışacağımız kişilerin Evreka ekibine uygun olması çok önemli. Buna ek olarak, ekibimizdeki herkes daha temiz, daha yeşil ve daha sürdürülebilir bir dünya yaratabilmek için çalışıyor. Dolayısıyla bizimle çalışacak kişilerin farkındalığının yüksek olmasını bekliyoruz. Çevresine karşı duyarsız olmayan ve herkes için daha güzel bir gelecek bırakmak isteyen takım arkadaşları arıyoruz.

SSK. Evraka’nın değerlerine değinmişken sürdürülebilirlik, çevre duyarlılığı konusunda içerik hazırlayan Sıfır Atık websitesiniz (www.sifiratik.co) öğrenme, farkındalık, yenilikleri takip etmek için çok faydalı. Bu çabanız hakkında ne söylemek istersiniz.

MB. Sıfır Atık, aslında Evreka tarafından kurulmuş bir danışmanlık şirketi. Sıfır Atık olarak amacımız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın başlattığı Sıfır Atık Projesi kapsamında, kamu kuruluşları, belediyeler, sağlık kuruluşları, terminaller, eğitim kurumları, askeri tesisler ve AVM’ler başta olmak üzere diğer firma ve işletmelere proje süreci içerisinde ve sonrasında destek olmak.

Bu doğrultuda, uçtan uca çözüm öneriyor, gerekli teknik ekipmanları sağlıyor, proje ile ilgili alan ve etüt çalışmaları yapıyor, bireysel eğitim setleri ve çalışanlara verilen kurslar ile eğitim desteği oluşturuyoruz.

Tabii bunların yanında, bireylerde bir değişim yaratabilmek de, kendimize edindiğimiz en önemli misyonlardan. Dolayısıyla, Sıfır Atık blogumuzda her gün, okuyucularımıza sıfır atık konusunda bilgilenebilecekleri içerikler üretiyoruz. Herkese de yazılarımızı takip etmelerini tavsiye ediyorum. Tek bir tüketim alışkanlığınızdaki değişikliğin, dünyamız için ne derece fark yaratabileceğini öğrendiğinizde çok şaşırıyorsunuz.

SSK. Son olarak sizinki gibi başarı hikayelerine öykünerek çalışma yaşamına atılacak gençlere tavsiyeniz ne olur.

MB. Gençlere tavsiyem olabildiğince gözlem yapmaları. Gözlem, araştırmayı getirir, araştırma bilgiyi ve bilgi de farkındalığı. Bu şekilde olası kötü deneyimlerden kaçınabilirler. Bir taraftan da hep akıllarında bulundurmaları gereken bir konu, hayata başlangıç döneminde hata yapmak diye bir şey olamaz. Bu deneyimler sadece gelecekte elde edeceklerimiz için bir yatırımdır. Bu nedenle, korkmadan, cesurca, gözleme dayalı deneyimlerini yaşamakta özgür olmalarını tavsiye ederim.

SSK Teşekkür ederim.

***

Akıllı şehirler kurmak, teknoloji geliştirmek bir yana, insanların da bu teknolojiyi kullanacak beceri donanım ve duyarlılığa sahip olması ile puzzle tamamlanıyor anladığım kadarıyla.  Birleşmiş Milletler'in 150 ülkede aynı günde gönüllü çevre temizliği yapma çağrısını da, bu duyarlılığı besleyen bir girişim olarak görmek lazım belki.

15 Eylül 2018 Dünya Temizlik Günü (https://www.worldcleanupday.org/) için Evreka ve ÇöpFit'in Nallıhan Kuş Cenneti'nde ve Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı'ndaki etkinlik duyuruları...






* Sensör: İnsanların yerine çevremizdeki fiziksel ortam (sıcaklık, basınç, uzaklık vb.) değişikliklerini algılayan cihazlara “sensör” denir. Bir diğer adı da algılayıcılar yani duyargalardır. Fiziksel ortamla elektrik – elektronik cihazları birbirine bağlayan bir köprü görevi görürler. İlk olarak 1987 yılında “Steinel” tarafından kullanılan sensörün 1987 yılındaki üretilme amacı aydınlatmaydı. Şu an ise sensörler bize enerji harcatmamak için birçok problemin üstesinden çabucak geliyor. 

** http://yasamboyuogreniyorum.blogspot.com/2018/04/plogging-mi-copfit-te-olur.html

*** Dünyanın dijital sinir sistemi de denilebilecek sensörlerle yaşanan değişimi anlatan "Teknoloji ile Şehirleri Dönüştürmek - Transforming cities with technology" filminden örnekleri, dakikaları ile aşağıda meraklılarına yazıyorum.


1.29. Güney Kore'nin başkenti Seul'de, toplanan anlık verilerle şehrin tüm ulaşım ağı takip ediliyor ve kullanıcılarla devamlı paylaşılıyor.  Sadece ulaşım değil, meyve sebze fiyatları, evine kiracı arayanlar neredeyse herşey... veriler toplanıp, paylaşılıyor.

8.16 Kenya'nın başkenti Nairobi'de, bir startup firma, anlık bilgi ile şehirdeki hasta ve ambulans kaynağını eşleştirerek, olmayan merkezi ambulans koordinasyon sistemini kuruyor.

12.10 Boston, ABD'de, MIT Senseable City Lab, problemleri ortaya çıkmadan öngörme gibi yenilikçilik'te başka bir seviyeyi tanımlıyor.  Geliştirdikleri Robot Luigi ile şehir kanalizasyonlarından topladıkları örnekleri ayrıştırarak, elde ettikleri veri ile halk sağlığı için ilaç kullanım alışkanlıkları gibi muhtemel sorunları öngörüp, bu bilgileri ilgili kurumlarla paylaşıyor.

16.54  Boston, ABD'de şehri dolaşan çöp kamyonlarındaki ısı ve nem sensörleri, termal kameralar ile toplanan çevresel veriler ile binaların enerji verimliliği, hava kalitesi kontrol ediliyor.


2 Eylül 2018 Pazar

GÜRCİSTAN NOTLARI...YOLCULUĞA ÖVGÜ





Takvimlerin oyunu ile ara ara milletçe tecrübe ettiğimiz uzun "bayram tatili" ya da programlı "küçük göç"'ümüz esnasında, bu yıl Gürcistan'a gitmek kısmet oldu. Yalnızca başkent Tiflis ya da sevilen tatil şehri Batum değil, Kafkas sıradağları eteğinde Svaneti bölgesindeki Mestia ve Zugdidi'de de (yazımı da okunması kadar zor) bulunduk. Seyahatimizin asıl amacı dağı, ormanı, buzulları ile bozulmamış Mestia bölgesinde doğa yürüyüşü yapmaktı. Seyahat, gezi yazıları yazmasam da bu sefer gezinin izlerini siber alemde kayda geçirmek istedim. 

  "Hayat, insanın yaşadığı değildir; aslolan, hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır."  

sözüyle Gabriel Garcia Marquez "Anlatmak için Yaşıyorum" adlı eserinde içindeki yazı cevheriyle yaşamını temize çekmiştir adeta. İnsanın kendini ifade etme ihtiyacı, sadece büyük yazarlara, şairlere özgü değil. Deneyimin coşkusu ile bugün sıradan faniler de yaşantılarını, yolculuklarını yazılı ya da çoğunlukla görsel anlatıya dökmek için yarışıyor. Paylaşmak için teknik olanaklar da çeşitli. Misal Instagram'daki bir "#birresimbinsözcüğebedeldir" başlığı ile de konu hızlıca kotarılabilir. Fazla dağıtmayım, ben de bu kontenjandan bir tür gördüklerimi, yaşadıklarımı düzenleme çabasına girerek bu yazıya giriştim. Gürcistan'da ne yenir, içilir, nerede kalınır, ne yapılmadan dönülmez gibi önemli pratik konuları araştıranlar için çok verimli bir okuma olmasa da önden hazırlıkla gezide yaşanacakları çerçevelemek yerine, gözünü yüreğini bulunduğu yere açan, aramadığı güzellikleri bulmaya razı olanlara belki bir katkısı olabilir. 

Avrupa'nın balkonu diye bir tabir varmış Gürcistan için kullanılan... ilk durağımız Tiflis'in tarihi şehir merkezi, mimari kimliğine, geçmişine sahip çıkmış evleri, büyük meydanlardaki iddialı yeni modern yapıları, Ortodoks kiliseleri, cıvıl cıvıl temiz cadde ve sokakları ile Avrupa'da bir şehir özellikle doğu Avrupa hissi veriyor. Diğer yandan, Türk, Azeri, Arap, Ermeni turistler, iş insanları, Kafkas kültürü ve Sovyet geçmişi ile özgün bir karakteri var şehrin. 

Gezerken rastladığınız heykel çeşitliliği, alt geçitlerinde, mahallelerinde bolca görülen başarılı grafittileri, meşhur kukla tiyatrosu, sokak müzisyenleri, ressamları ile ilk bakışta sunduğu canlı kültürel ortamı sevdim. Tiflis, Pazar günü gezindiğimiz bit pazarındaki antikalar, resimler, Sovyet döneminden kalma türlü eşya, Gürcistan'ın Gori şehrinde doğan Stalin için yapılmış hediyelikler arasında sakin bir Pazar sunuyor ziyaretçilerine.



Kura nehri çevresinde kurulan Başkent Tiflis'e Narikala Kalesi'nden bakış




-Tiflis'in karanlık altgeçitlerini aydınlatan grafitti'ler-

Gürcistan'a gider gitmez ilk dikkatimi çeken şeylerden biri kesinlikle alfabeleri oldu.  Tabelalarda her yerde kullanılıyor, latin harfleri ile altta.  Kiril'e benziyor ama daha yumuşak hatlı, minimalist... 


Gürcü Mkhedruli alfhabesi (მხედრული)

Dünyada kullanılan eski 14 alfabeden biriymiş. Belli ki bununla çok gururlular.  Batum'da 2012'de açılan Mucize Parkı'nda, altta resimde gördüğünüz temsili DNA zincirine aşağıdan yukarı doğru harflerin işlendiği 130 metre yüksekliğinde metal Alfabe Kulesi yapılmış.  Kelime insanı olunca, 130 metre yüksekliğindeki böyle ayrıntılar gözünüzden kaçmıyor.


Alfabe Kulesi

Şehirden, harflerden, insana gelirsek... Kadınlar dikkatimi çekti. Pazar günü kiliselerde kendini samimi ibadete vermiş her yaştan kadın. Dışarıda çalışma hayatının her yerindeki kadın. Kimisi baştan aşağı siyahlar içinde. Özellikle yaşlılar, bu bir gelenekten ötürü belli, bir arkadaşım eşini kaybedenlerin böyle giyindiğini söyledi... sonra Türkiye'ye gelip çoğunlukla bakıcılık yaparak ailesine para gönderen binlerce Gürcü kadın... Bu sezgisel konuyu tarihten tartışmasız bir örnek ile tabii ki Kraliçe Tamar ile tamamlayalım. 


Gürcistan Kraliçesi Tamar (Paul Fearn/Alamy Stock Photo)

12. yüzyılda "Kraliçe Tamar" Gürcistan'ı en geniş topraklara ve refah seviyesine ulaştırmış, halkı onu çok sevmiş ve Kral Tamar olarak anılmış. Şaşırdım mı, hayır...


Zugdidi'de sabah bir kafe'de televizyon haberi izliyorum... yine güçlü bir kadın, Almanya Devlet Başkanı Angela Merkel Gürcistan'da


Örgü ören Gürcü kadını Gürcü Lari'sinin üzerinde


Güzel bir desen-hikaye


Narikala Kalesi'nin en güleryüzlü Kadını
resim: Mehmet Badi, "Yol Tepen" Gezgin, Rehber 

Gelelim Gürcistan'ın kuzeyinde Rusya sınırındaki Kafkas dağlarının güney eteklerinde yer alan Svaneti bölgesine. Ülkenin yerleşim yerlerine uzak, dağlık bölgesine ulaşım zorlu ama tüm dünyadan uzak, ücra demeyen, "dağların arkasında dağlar vardır"* diyen, dağcı, doğa yürüyüşü meraklılarını çekiyor. Svaneti dağ yürüyüşü için önemli bir bölge, 722 km uzunluğunda, 33 işaretli yürüyüş güzergahı var. 

Yalnız görkemli dağları, coşkun akan nehir, şelalesi ile değil Mestia, Svan halkının düşmandan korunmak için kullandığı, ortaçağda 9-12.yüzyıllarda yapılmış bu güne erişmiş gözetleme kuleleri ile de mimari estetik, zenginlik sunuyor göze. Kulelerin ışıklandırılmış hali geceye de ayrı bir anlam katıyor. Bölgede yürüyen dünya milletlerinden ayrı ülkemizden de Adana, Ankara, İstanbul ve Fethiye'den kopup gelmiş yurttaşlarımızı görüp dağda bayramlaştık.



Svaneti Gözetleme Kuleleri

Mestia'da gözle görülür bir turizm hamlesi var. Yeni yapılan kayak otelleri, guesthouse olarak anılan gayet konforlu, çok sayıda aile işletmesi ile önümüzdeki yıllarda daha bilinen bir tatil beldesi olmaya aday. Neyse ki biz yollarında Hindistan'dan daha çok ineğin ve başlarını sallayarak gezen sokak domuzlarının dolaştığı doğal halini görebildik. Bu kısım şaka yollu ve iltifat niyetine yazılmıştır.

Mestia'da kaldığımız sürede, Kafkas dağlarının zor tırmanılır zirvelerinden olarak bilinen Ushba dağı eteklerinde Shdugra Şelalesi'ne, Chalaadi Buzullarına ve Koruldi Gölüne yürüyüşlerimiz oldu. Yürürken size eşlik eden yalnız dağların görkemi, yanı başınızda çağlayan nehir, binbir çiçek, bitki değil aynı zamanda beraber yürüdüğünüz insanların enerjisi. Yol arkadaşlarım arasında kendisine "Yol Tepen" adını veren gezgin rehberler, güzel bir kare yakalamak için tüm yürüyüş boyunca ağır makinesini bir an bırakmayanlar, espri ve fıkralarıyla yola renk katan enerjik insanlar vardı. "Doğaya katıştırılmış insan" tanımı vardır sanat için, doğa ve insanın etkileşiminde, yol arkadaşı her zaman önemlidir.


-Ushba Dağı eteklerinde bir Sovyet kamyonu gezer-

Buzul görmek te ayrı bir deneyim, ilk oldu. Chalaadi buzulları için yürüyüşe Mestiachala nehrinden başlıyorsunuz, HES, hidroelektrik santral yapımı ile vadi maalesef bir inşaat alanı olmuş. Buzulların şıp şıp eridiğine şahit olurken yörenin insanı şoförümüz Rezo, buzulların son iki yıl içinde gözle görülür deredece gerilediğini yani hızla eridiğini söyledi.


Chalaadi Buzulları erirken...


buzullara yürüyorum videosu için

Mestia'da, Dağların Kaplanı lakaplı, ulusal kahraman, dağcı Mikhail Khergiani'nin Müze haline getirilen ev de ziyaret edilebilir.


"Papakhi" isimli yün şapkalar, Kafkas dağlarının dondurucu soğukları için bir de cesur rehberimiz Didem Demirkazık (Arion on Road) için

Ahlat ağacının altına yanımıza gelen dağların asıl sakiniyle  



İnişe Geçiyoruz...
resim: Berrin Özer



Güzel Atlar Ülkesi
resim: Berrin Özer 


Sana Dün bir Tepeden Baktım Mestia !


Koruldi Gölü - rakım 2740 metre
varmaya herkesin nefesi yetmeyebilir!

Drone fotoğrafçılığı ile yapılan nefes kesici Gürcistan görüntüleri, Grup Destan'dan cilveloy nanayda, Gürcü halk müziği, izlediğimiz bir Kafkas dansı ve Ray Charles'dan - Georgia on My Mind (Hangi Georgia niyetine dinlerseniz artık :-) ile yazıyı bitirelim...

https://www.theguardian.com/travel/2017/oct/11/one-last-time-over-georgia-by-drone
https://www.youtube.com/watch?v=tFQ0OwNTeZw
https://www.youtube.com/watch?v=yYF_MHTfMeo
https://youtu.be/cDVP1JnReSk
https://www.youtube.com/watch?v=fRgWBN8yt_E

* Haiti Atasözü