21 Haziran 2016 Salı

HERKESİN EVERESTİ KENDİNE !!!



Blog'dan kişisel gelişim sloganı atmak ne kadar etkilidir bilemem ama ilk okuduğumda etkilendim bu sözden... Sanırım, insanın kendini görmesi, kabul etmesi ve bu farkındalıkla, olabilecek en zor hedefe baş koyma gücü bana dokunan...

İnsan iradesine inancım, iflah olmaz iyimser yanım nedeniyle, kişisel gelişime, bu alana verilen emeğe saygı duyuyorum. Meraklıları bilir, zengini bir yazını, önemli yazarları var, bizde, dünyada... İnsana, onun potansiyeline, memnuniyetine dair olduğu için, blog'un da ilgi alanına giriyor.  Deneysel bir iş yaparak, kişisel hikaye ile kişisel gelişimi buluşturmaya çalışacağım. Adı hikaye ancak yalnız okuyacağınız olaylar değil, kişiler de gerçek :-)

Geçen sene 3 günlüğüne Peru'ya gitmem gerekti. Kalma süresinden hemen anlaşılmıştır, ziyaret nedenim iş....

(ara not, Peru, İnka geçmişi, altını, bakırı, kakaosu, kahvesi, lamaları ile muhteşem bir zenginliğin mirasçısı renkli bir ülke. Hikayeyi dağıtmamak için o kısımlara girmiyorum ama ilgilenenlere gitmeden fırsat bilip, heyecanla okuduğum, "Latin Amerika Yakılmış Bellekler" isimli Buket Şahin'in kitabını öneririm.


Kitap, yalnız Peru değil, neredeyse tüm Güney Amerika ülkelerinin dünü ve bugününü siyasi tarih, edebiyat, kültür yönüyle anlatıyor. Keyifle okursunuz diyemiyorum, çünkü kitabın bıraktığı temel duygu "hüzün". Zenginlik başa bela işte, büyük acı ve kıyımlar yaşamış bu ülkeler hep...)

Dağcılar, trekkingciler arasında Peru'nun And Dağları ve Inkaların kayıp şehri Machu Picchu'nun yeri ayrıdır. Machu Picchu ya gitmek, oralarda bulunmak, bayağı bir prestij konusudur bu kişiler için. Dağcı denmez de, trekking yaptığım için bu insanlarla birebir gözlemlerimden biliyorum durumu. 

Amsterdam üzerinden Lima'ya gidebilmek için havaalanında uçuşumuzu bekliyorum. Kılık kıyafet, ekipmanlarından Machu Picchu yolcusu olduğu anlaşılan bir gruba gözüm takıldı. -Kısmet değilmiş Machu Picchu diye imrenerek gözucuyla bakarken, giydikleri "A Chacun son Everest" t-shirt'lerini farkettim..."Herkesin Everesti Kendine" anlamına gelen sözümüz bu yolculuktan. Mecaz, metafor olarak Everest'i düşünürken, kendi yürüyüş, dağcılık deneyimimden, zihnim ister istemez kendi Everest'ime gitti...


Kaçkar Dağları, 3200 metre noktası - Benim Everest'im, şimdilik...
En yakın zirve Verçenik, 3711 metre
Fiyakalı görüntüye aldanmayın, yağmur, dolu her hava şartı yaşanıyor.

Özgür Ansiklopedi Vikipedi'ye göre, Kaçkar ismi Kıpçak türkçesinde 'koç' anlamlı Koçkar kelimesinden geliyormuş ve halk arasında kaçkar şekline dönüşmüş.

Everest'i, kişisel gelişimi anmamın nedeni yalnız Peru yolunda tesadüfen karşıma çıkan "Herkesin Everesti Kendine" sözü değil. Bir süredir öğrenciliğe geri döndüm. Koç'luk öğreniyorum. Yaşam, Öğrenci koçluğu. Bütün bu çağrışımları başlatan aslında, eğitimde verilen okuma listesindeki Nasuh Mahruki’nin "Kendi Everest'inize Tırmanın" kitabı. 


Tabii okuma listesinde benim gözüm ilk bu kitabı seçer :-)


Başkent Üniversitesi ve Optimal Koçluk ile başladığım bu keyifli "öğrenme" yolculuğunda kendimi daha baştan çok şanslı hissetim.  Sağlam içerik, uygulamalar, eğitmenlerimiz Ebru Oğuş ve Ceyda Tezel Hocalarımızın yaklaşımı ile tüm grup hem öğreniyor, hem eğleniyoruz. Öğrendiklerimi paylaşmak isterim, bu bir yaşamboyuöğreniYORUM blog'u ne de olsa :-).

Koç'luk kavramı, kişiyi hayatın temel alanlarında sahip olduğu yetkinlikler açısından geliştirmeye, uygun durumlarda planlama yapmaya ve hedefler koymaya teşvik eden bir çalışma. Modern hayatın üzerimizdeki baskısını farkındalık yoluyla azaltmayı, kontrol altına almayı hedefliyor. Kişisel, mesleki hedeflere varmak için destek alınan bir gelişim süreci.  İletişim sanatı denilebilecek, iyi dinleme, gözlem, doğru soru sorma tekniğine dayanan koçluk, aynı zamanda duygu, insani yönü zengin bir iş, beceri gördüğüm kadarıyla.  Her işte, öğrenmede olduğu gibi, emek ve zaman istiyor.  Bu konudaki öğrenme sürecimi yazmaya devam edeceğim.  

İnsani yönü zengin derken, yazının başından beri, Everest, kişisel gelişim üzerinden andığımız "A Chacun son Everest"-"Herkesin Everest'i Kendine" 1994 yılından beri kanser ve lösemi hastası çocukların hastalık sonrası süreçlerini daha iyi atlatmasına yardım eden Fransa'da kurulmuş, kamuya yararlı bir dernekmiş.  Hastalık nedeniyle güvenini kaybeden çocuklara sembolik dağcılık faaliyetleri yaptırıyorlar anladığım kadarıyla... Kurucusu Christine Janin, dağcı bir doktor, Everest'e tırmanan ilk Fransız... 


elbette okuduklarım hemen Everest'e tırmanan ilk Türk Nasuh Mahruki'nin öncülüğünde 1996 yılında kurulan AKUT'u hatırlattı... Tüm ülke sathında, gönüllü olarak doğal afetlerde arama ve kurtarma yapan, bu amaçla toplumu seferber etmeyi başaran AKUT.   

Yazarken yazarken ortaya çıkan, Nasuh Mahruki ve Christine Janin'in dağcılık ile başlayan ortak yazgısı ve topluma faydalı olma tutkusundan etkilenmemek mümkün değil... 

Everest, koçluk, hikaye derken, yine nerelere varmışız...

Bu vesileyle, insanı, ağacı, yaylayı, kuşu, dağı seven, bu sevgisiyle diğer insanların derdine de çare olan, tüm kalbi büyük, dağcı dostlara selam olsun !



0 yorum :

Yorum Gönder