16 Temmuz 2017 Pazar

SEVMEK GÜZEL MESLEK - BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU SEV(R)GİSİ



Şehre Bedri Rahmi Eyüboğlu* gelmiş... hem de güzelim resimleri, şiirleri, Aşık Veysel'in mektubu, Yahya Kemal'in el yazısı notu, sanatçının en yakınlarının hayatına tanıklıkları, ruhuna yakınlıklarıyla..., gülümse...

Ankara CerModern'de 7 Nisan - 30 Temmuz tarihleri arasında ziyaret edebileceğiniz "Sevmek Güzel Meslek" isimli sergiden bahsediyorum.  



    "Seni düşünürken bir çakıl taşı ısınır içimde"

"Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde 
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın,
Bir gelincik sinsi sinsi kanar" 

Yazarken aklıma geliyor, okuduğunuz blog'u ilk kez çevreme duyurma telaşı içindeyken de, yanımdaydı Bedri Rahmi şiiriyle... Bazı konular benim için o kadar heyecan verici olabiliyor ki, yazmam gerektiğini düşündüm demeye çalışırken, 

"Bu karpuz
Çok kırmızı
Bölüşmek şart"

dizeleri aklıma düşmüştü.  Bu sözlerle meramımı anlatmalara girişmiştim geçen sene.  Bütün şiirlerinin bir araya getirildiği "Dol Karabakır Dol" kitabı ise bu sene  8. sınıf öğrencisi kızım Bahar'ı epey meşgul etti.  Çocuklar okulda Türkçe dersinde uzun uzun "Dol Karabakır Dol"'un şiirleriyle, resimleriyle sanatçıyı tanıdılar. Şiir çözümlemeleri üzerine proje yaptılar.  TEOG sınavı yılında, dershane koşturmacasının, kuru test sorularının yanında, bir nefes oldu kitap.  Nasıl olmasın.., Bedri Rahmi'yi okurken, insanın alıyla moruyla rengi, karadutu, ayvası, narıyla meyveyi, ağacı, kuşu, memleketini, türküsünü, ana dilini daha bir sevesi geliyor.  Şiir dili, kolaylıkla şairin içten ve yalın dünyasına ortak ediveriyor sizi...  Üslup kişinin kendisidir, sözü misali, sadece diline değil, insan olarak kendisine de yakın hissediyorsunuz kendinizi.  O nedenle, CerModern'deki sergi, bizim için senenin en güzel sanat haberi oldu diyebilirim. Sergiyi ziyaret için planlanan okul gezisi yapılamayınca, kızımla seve seve müzenin yolunu tuttuk.



işte kitabımız...

CerModern, başkentin Bedri Rahmi Eyüboğlu'na yakışacak bir sanat mekanı. Sergiyi, sanatçının aynı zamanda hocalık yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi'nden öğrencileri, Ressam İbrahim Örs, Hanefi Yeter ve Fahri Özdemir hazırlamış.  Sanatçının her döneminden eserlerini, mektup ve fotoğraflarını görüyorsunuz.  Eserlerin büyüleyiciliği yanında, Bedri Rahmi'yi yalnız sanatçı yönüyle değil, insan olarak ta tanıtan, harika bir belgesel çekilmiş. (https://youtu.be/AgHf5KkZ7Co linkten izleyebilirsiniz).

Bedri Rahmi'nin şiir ve resim alanlarında en üst düzeye ulaşmış bir sanatçı, çok yönlü bir rönesans insanı olduğu, hepimizin malumu.  Belgeselde, serginin küratörleri, eski öğrencileri, torunu ve gelininin içtenlikli anlatımıyla başka şeyler de öğreniyorsunuz.  Sanatçının kendi ile ilgili algısı, öğretmenliğine toz kondurmadığı, öğretmeyi ne denli sevdiği, öğrencilerine özveriyle yardım etmesi, çok sevilen, sayılan bir insan olması gibi...        



Belgeselde en çok vurgulanan konu ise, sanatçının halk sanatını şiire, resme taşıması, Anadolu'nun türkülerini, masallarını, motiflerini kendi üslubuyla, kübizmle buluşturması, onları dünya galerilerine taşımasıydı. Yaşar Kemal bu minvalde "Anadolu'nun kedisiydi, koklamadığı yer kalmamıştı" demiş Bedri Rahmi Eyüboğlu için... Sanatçılar birbirini en iyi anlıyor, en veciz ifade ediyor tabii...













"Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun Aşık Veysel'ine Bakış"





Konu Bedri Rahmi olunca, doğal olarak resim ve şiirden gittik hep.  Kendisinin ressam mı, şair mi olarak anılacağı gibi tartışmalar olmuş bir de zamanında... Bu tür, tekçi yaklaşımlara üzülen sanatçı, resim sanatını şiirden ayrı, şiiri ise resmin dışında düşünemezmiş. Resimde "şiir yolu" gibi tanımlamaları, şiiri şekil bulmuş resim, resmi şekillenmiş şiir olarak gördüğü değerlendirmeleri varmış... Tüm bunlar, vaktiyle gitmeye niyetlendiğim bir yazı atölyesinin broşüründe gördüğüm Voltaire'in "Yazı sesin (içimizdeki seslerin) resmidir" sözünü anımsattı... Muhtemelen sanatın her dalı birbirini besliyor, sanatçının kavrama gücünü artırıyor...   


"Yazı sesin (içimizdeki seslerin) resmidir. -Voltaire"



Tekrar sergiye dönersek, dilerim yolunuz düşer, Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun güzellik ve duyuşlarla bezeli dünyasına girme ayrıcalığına sahip olursunuz...


Türküler Dolusu

Kirazın derisinin altında kiraz

Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş
Canıma ciğerime
Sapına kadar.
Elma dalından uzağa düşmez
Ne yana gitsem nafile.
Memleketin hali gözümden gitmez
Binbir yerimden bağlanmışım
Bundan ötesine aklım ermez.

Yerliyim yerli olmasına
ilmik ilmik, damar damar
Yerliyim.
Bir dilim Trabzon peyniri
Bir avuç tiftik
Bir çimdik çavdar
Bir tutam şile bezi gibi
Dişimden tırnağıma kadar
Ressamım.
Yurdumun taşından toprağından şurup gelir nakışlarım
Taşıma toprağıma toz konduranın
Alnını karışlarım
Şairim şair olmasına
Canım kurban şiirin gerçeğine hasına
içerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter
Eğri büğrü, kör topal kabulüm
Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım
Şairim
Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum
Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim
Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm

Hey hey, yine de hey hey
Salınsın türküler bir uçtan bir uca
Evelallah hepsinde varım
Onlar kadar sahici
Onlar kadar gerçek
insancasına, erkekçesine
´Bana bir bardak su´ dercesine
Bir türkü söylemeden gidersem yanarım.

Ah bu türküler
Türkülerimiz
Ana sütü gibi candan
Ana sütü gibi temiz
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.
Ah bu türküler,
Köy türküleri
Dilimizin tuzu biberi
Memleket ahvalini onlardan sor
Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen´i
Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni…
Ben türkülerden aldım haberi.

Ah bu türküler, köy türküleri
Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak
Hilesiz hurdasız, çırılçıplak
Dişisi dişi, erkeği erkek
Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara
Bıçağı bıçak .
Ah bu türküler köy türküleri
Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi
Kiminin reyhasından geçilmez
Kimi zehir, kimi zemberek gibi.

Ah bu türküler, köy türküleri
Olgun bir karpuz gibi yarılır içim
Kan damlar ucundan, mürekkep değil
işte söz, işte ses, işte biçim:
´Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar´
iliklerine kadar işlemiş sızı
Artık iflah olmaz kavak ağacı
Bu türkünün yüreğinde sancı var.

Ah bu türküler, köy türküleri
Ne düzeni belli, ne yazanı
Altlarında imza yok ama
içlerinde yürek var
Cennet misali sevişen
Cehennemler gibi dövüşen
Bir çocuk gibi gülüp
Mağaralar gibi inleyen
Nasıl unutur nasıl
Ömründe bir kez olsun
Halk türküsü dinleyen…

Bedri Rahmi Eyüboğlu





Mari Gerekmezyan (Karadut)'ın 


yaptığı Bedri Rahmi Eyüboğlu Büstü




 Karadut Şiiri... Sergideki Eserlerle

https://youtu.be/Vm7rNGv8puU



Bedri Rahmi Eyüboğlu, İskilip Günleri Belgeseli 


* Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911-1975), Türk ressam, yazar ve şairdir. Güzel Sanatlar Akademisi'nde başlayıp Paris'te sürdürdüğü resim öğreniminin ardından yurda dönmüş ve yaşamı boyunca Güzel Sanatlar Akademisinde ders vermişti

*Bedri Rahmi Eyüboğlu Şiirlerinde Işık ve Renk Unsuru, Mitat Durmuş, Türkoloji, C.XIV, S.1, Ankara 2001, s.239-254)

0 yorum :

Yorum Gönder